18 Nisan 2014 Cuma
I'm the Angel of Death: Pusher III (Nicolas Wending Refn)
Danimarkanın karanlık sokaklarını anlatan pusher üçlemesinin ilk filmi Frank ikinci filmi Tonny üçüncü filmi ise diğer iki filmde de bu sokak satıcılarına uyuşturucu sağlayan Milo karakterini anlatıyor. Diğer filmleri izlemeye gerek olmasa da, üçlemeyi seyretmek yönetmenin anlatmak istediği hikayeye ortak olmak önemli.
Sırp asıllı Milo "torbacı" diye tabir edebileceğimiz satıcıların bir üstü. malı temin eden ve satışından pay alan. Milo kızının yirmi beşinci yaşını kutlamaya hazırlanırken, öte yandan yurtdışından eroin sipariş ettiği torbalarda haplar çıkar. bir yandan alacaklıları onu sıkıştırırken öte yandan extacsy haplarının şeker olduğu anlaşılınca iyice sıkışır. uyuşturucuyu kullanmama planları suya düşer yeniden kokaine başlar, ve birbiri ardına terslikler sonrasında herşey arapsaçına döner.
ilk iki filmde, özellikle ilk filmde alacağı olduğundan torbacılara kök söktüren Milo karakterini oynayan Zlatko Buriç gene bu filmde oyunculuğunu konuşturmuş. bir yandan babalık duyguları ve insani duygularına ket vuramazken, öte yandan içinde bulunduğu dünya giderek onu canavarlaştırıyor. Uyuşturucu dünyasından kopmak gibi bir derdi olmayan, bunu yalnız para için yapan bu adam aynı zamanda kendini kullanıcı olarak bu beladan kurtarmak istese de gene onun içinde bulunduğu dünya kurtulmasına izin vermiyor.
Refn diğer iki filmde yaptığı gibi gösterişe kaçmadan, çıkışsızlığı yaşayan ve ne kadar içine düştüğü girdaptan çıkmak istese de daha da kötüye giden karakterine odaklanıyor, odaklandığı karakteri omuzda bir kamerayla kimi zaman kapı arkasından kimi zaman uzak bir köşede kimi zamanda tam karşısında duruyor. ilk iki filmden en büyük farkı bu filmde şiddetin dozajının daha fazla yüksek tutulması. öyle ki çekiçle öldürdüğü bir adamı ayaklarından asarak tüm iç organlarını dökerek gözlerini bile kırpmadan izleyen Milo'nun duymadığı rahatsızlığı, kokainden gelen ani yükselişlerle sert tepkiler veren adamın şokunu birebir yaşatıyor. Üç filmde olduğu gibi hikayesini anlattığı dönemle sonlandırsa da karakterine mutlu ya da mutsuz bir son biçmeden hayatın akışına ve izleyicinin kendisine bırakıyor...
Refn Danimarka sinemasının Trier ve Vintenberg den sonra gelen yeni yıldızı, her filmi merakla beklenecek iyi bir sinemacı.
(Pusher üçlemesinin diğer iki filmi için yazım: http://bertangokmen.blogspot.com.tr/2014/04/with-bloods-on-my-hand-pusher-ii.html
http://bertangokmen.blogspot.com.tr/2014/01/pusher.html)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder