5 Ocak 2014 Pazar

Pusher (Nicolas Winding Refn)

bazı filmler vardır, hikayenin içerisine sizi öyle bir çeker ki, o içindeki baş kahramanın yaşadıklarının, hissettiklerinin benzerini size verir. Pusher bu türden bir film. bir uyuşturucu satıcısının yaşamını allayıp pullamadan, sokaktaki hayatını, özel hayatını alabildiğince gerçekçi bir üslupla anlatıyor.

Frank bir kahverengi eroin satışında polis tarafından enselenir. fakat malı kimden aldığını asla söylemez ve suçunu itiraf etmez. yakalanmadan önce malı suya atar. ne para vardır elinde ne de malı. gözaltında serbest bırakıldıktan sonra en yakın arkadaşını kendisi aleyhinde ifade verdiği için onu barın içinde döver ve ilişkisini keser. yalnız kalmıştır. satışını yapamadığı asıl tacire borcu katlanmıştır. onlar onu sıkıştırdıkça çıkış yolu için zaman daraldıkça gerilimi kasveti ve boğuculuğu filmin daha da artar.

Frank'i ne sevebiliyor ne de nefret edebiliyorsunuz; seyirciyle arasına kurduğu mesafe sevgilisiyle ya da annesiyle arasındaki mesafe kadar. fakat birebir yaşadıklarına şahit oldukça bir an önce bitmesini ve sonlanmasını istediğiniz bir noktaya doğru gidiyor. herşey tam çözüldü derken yeniden bir sorun yumağı beliriyor ve gerilim daha da artıyor.

Danimarkanın ilk suç filmi olarak kabul edilen Pusher bir üçlemenin ilk filmi. iyi bir sinema seyircisinin memnuniyetsiz olarak filmi bitireceğini düşünmüyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder