22 Şubat 2015 Pazar

Samsara / Ron Fricke



Ron Fricke bi anlamda Baraka'nın devamını çekmiş gibi. Gene dünya, gene farklı kültürler, gene farklı coğrafyalar, gene olağanüstü hipnoz edecek kadar büyüleyici görüntüler, ve ona eşlik eden müzikler.

Tıpkı Baraka daki gibi anlatıcı bir ses yok, gene görüntüler anlatıyor her şeyi. Uzakdoğuda geleneksel danslarından birini yapan üç kızın görüntüleriyle açılıyor film, kadınların robotsu ifadeleri, mekanik hareketleri, gözlerini çevreleyen abartılı makyajlarıyla tüyler ürperten bir görüntü oluşturuyor. arkasından çöllere terkedilmiş şehirlere, tahribata uğramış marketlerde ve içi kum dolan evlerde dolaştırıyor kamerasını. tapınaklardan afrika daki ilkel kabile yaşantısındaki dingin görüntülerin ardından bir anda hızlandırılmış görüntülerle ışıklar içinde bir şehrin üzerinden kuşbakışı görüntülerle izleyene şok yaşatıyor film. Hiç beklemediğimiz bir biçimde, hızın, ve kalabalığın arasında kayboluyoruz. şehrin o keşmekeşinden ofislerin mekanik işleyişine alıp götürüyor bu sefer. 

Sesler ve görüntüler... çalışma hayatının- üretim biçimlerinin dayattığı yabancılaşma, doğadan uzak insanı depresif bir ruh haliyle kuşatıyor. Tam bu sırada bir performans sanatçısının, beyaz yakalı bir çalışanı canlandırdığı kurguyla şok ediyor. adam elindeki boyalı çamuru yüzüne sıvıyor, saçlarına bulaştırıyor, tırnaklarını geçiriyor, kalemlerle delirmiş bir şekilde gözler açıp kanatıyor, kendini duvardan duvara vuruyor, yüzündeki maskeyi söküp atıyor, mekanik seslerle bir canavara dönüşüyor..

Kapitalist üretim biçimini ve tüketimi de gene bu hız döngüsüyle görsel bir anlatımla betimliyor, bir araba fabrikasındaki bant sisteminden çıkan arabalar gemilere bindirildikten sonra birden bir presle ezilip hurdaya dönüştürülen araba görüntüsü bir kaç defa ekrana geliyor...

Silah üretiminden, modern askeri birliklere, ve oradan afrikadaki silahlı insanların yüzlerindeki mutsuzluk ve öfkeye kamerayı çeviriyor yönetmen kamerasını. Filmdeki bu karşıtlıklardan oluşan görüntülerin belki de en kötü anlamda etkileyicilisi, her bir katta kendine özel havuzu olan binaların hemen dibindeki binlerce yoksulun yaşam savaşı verdiği varoşların resmedilmesi. Kamera varoşları çevreleyen duvarların bitişiğindeki zenginlerin semtine kuşbakışıyla geçiş yapıyor...

Daha çok uzun şeyler yazılabilir bu belgesel hakkında, ne kadar uzun olursa da hepbir şeyler eksik kalacaktır belki de, en iyisi mi vakit kaybetmeden izlemek lazım, 70 mm lik olağanüstü görüntüleriyle, müzikleriyle, nefis bir dünya gerçeği Samsara.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder